Tarihsel ve toplumsal koşullar solun yengisine yol açarak ideolojik ve askeri anlamda onun ricat dönemini başlatarak en geri mevzilere itti. Objektif ve sübjektif nedenler solun tüm direnç alanlarını çürüterek onu ideolojik örgütsel ve askeri bağlamda hezimete uğrattı. MLM bağlamında sol bugün birer siyasal kadavraya dönüşmüş ve öncü niteliklerini yitirmiştir.
Bu somut gerçek ile yola çıkarak Afganistan üzerine yapılan yorumlarda iki eğilim öne çıkmaktadır. Birincisi seküler ırkçı, oryantalist sınıfsal saiklerden yoksun küçük burjuva idealizmi.Diğer yandan tarihsel yengi ile birlikte ideolojik olarak kırıma uğramış soğuk savaş klişeleri ile toplumsal süreçleri okumaya çalışan öznelci nostaljik sol.
Emperyalist ideolog Samuel P. Huntington Solun bu tarihsel yengisi ile ortaya çıkan boşluktan yararlanarak şu tezi ortaya sürmüştür. Günümüzde artık sınıfsal antagonizmaya dayanan çatışmaları son bulmuştur. Bunun yerini medeniyetler arası kozmogonik bir kültür çatışması almıştır. Medeniyetler çatışması ileri ile geri, barbar ile uygar uluslar arasında bir çatışmadır. Bunun dışında ortaya sürülen tüm tarihsel modellemeler geçersizdir ve tek haklı ve meşru dava uygar halkların barbar halklara karşı savaşıdır.
Batı emperyalizmin Irak Suriye Afganistan Pakistan Filistin Libya ve diğer Ortadoğu ulusları üzerinde sürdüğü her türlü gerici işgal ve saldırı bu teoriye dayandırıldı ve batılı kurtarıcı miti hem sinema hem kültür hem siyasete sirayete ederek kitleleri kuşattı. Batılı emperyalistler Ortadoğu halklarını barbarlardan ve vahşilerden kurtaran kahramanlar olarak parlatıldı.
Somut gerçek ise , Neo liberal kapitalizmin ve emperyalizmin en yıkıcı en şoven en ırkçı saldırıları hep demokrasi ve medeniyet götüreceğiz diye girdikleri bu ülkelerde yaşandı yüzbinlerce insan katledildi on milyonlarca insan yurtsuzlaştırıldı milyonlarca insan açlığa yoksulluğa hastalığa mahkum edildi. Emperyalizm bu halklara karşı kimyasal saldırı dahil her türlü suçu işledi. Ülkeleri emperyalizm tarafından işgal edilen halklar bir yandan kaynakları ve zenginlikleri sömürülüp yağmalanırken diğer yandan sayısız çelişkiler ile baş başa kaldılar. Refah bolluk özgürlük mavalı ile aldatılan halkların ne başını sokacağı bir barınağı nede sığınacakları bir vatanı kaldı.
Kautsky nin ultra emperyalizm teorisi neye dayanıyordu, Tekilleşmiş barışçıl bir emperyalizme rekabetsiz savaşsız bir emperyalizm teorisine dayanıyordı, Lenin ise emperyalizmin ekonomik ve askeri özünü bilimsel olarak ortaya koyarak kautsky nin barışçıl emperyalizm teorisinini çürüttü ve kautsky nin ipliğini pazara çıkardı Tarih barışçıl ve savaşsız bir emperyalizmin imkansız olduğunu ortaya koyarak Lenini haklı çıkardı.
Hala barışçıl bir emperyalizm teorisinde ısrar eden Çağın dönek Kautsky lerine karşı ideolojik mücadele sürdürmek ve onların ipliğini pazara çıkarmak Marksistlerin görevidir. Emperyalizm özü itibarı ile özgürlük değil egemenlik ister emperyalizm bir ilerleme değil tiranlaşan çürüyen asalaklaşan kapitalizmdir. Tekniğin gelişmesi bile onun kaynak ve hammadde sorununa ve arayışına bir çözüm olamamıştır
Afganistanda olanda budur Abd emperyalizmi ve genel olarak nato terör örgütü topraklarını işgal ettiği Afgan halkına savaş kan zülüm sömürü göç yoksulluk açlık dışında hiç birşey götürmedi. Ne kadar gerici olursa olsun Afgan ulusu abd emperyalizmine karşı bağışıklık geliştirerek onun karşısında haklı bir savaş veren Talibanı sahiplendi ve Taliban hem askeri hem siyasi bakımdan güç kazanarak Afgan ulusunun ve ülkenin yerli hakim sınıflarının meşru temsilcisi haline geldi.Talibanı güçlendiren ve onu bugünlere taşıyan Afgan ulusunun Abd emperyalizmine olan nefretidir.
İlhak, der Lenin bir ulusun kendi kaderini tayin etme hakkının çiğnenmesidir, halkın iradesine karşı olarak devlet sınırlarının saptanmasıdır.
Sonuç olarak Afgan ulusu Abd emperyalizmini ülkesinden kovmuş ve askeri hegomonyasına son vermiştir. Afgan ulusunun ve talibanın abd emperyalizmine karşı verdiği savaş haklı ve meşru bir savaştır. Taliban gericiliğine karşı savaşta temelde emperyalizmin değil ,Afgan halkının ve onun enternasyonal müttefiklerinin sorunudur ve mlm önderliğinde gelişecek köklü bir devrim sorunudur.
KORAY AKER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder