Koray Aker
17 Haziran 2025 Salı
Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker
22 Mayıs 2025 Perşembe
Burjuva Demagojik Bir Yalan Sözde Kurtuluş Savaşı-Koray Aker
Kemalist resmi ideolojik, aygıtlarca dayatılan, yalan ve kurgu ile inşa edilmiş, çeşitli mitler ve kahramanlık öyküleri şişirilen ve tek adam görüntüsü üzerinden resmedilen, Çanakkale Savaşını gerçekte Alman emperyalistleri yönetiyordu. Kemalistlerin, büyük bir kibir ve gurur ile çizdiği, Çanakkale zafer portresinin asıl aktörleri, Alman emperyalistlerine bağlı ordu komutanlarıydı. Çanakkale'nin baş komutanı ise, bir Alman Amirali olan Liman won Sanders’dir. Tarih bükücü, Resmi tez ideologlarının, Çanakkale Savaşı anlatısı, tarihsel nesnel hiç bir açıdan gerçeğe uymamaktadır. Mustafa Kemal üzerinden, çizilen tek adam rolü gerçekle uyuşmadığı gibi, Çanakkale savaşı emperyalistler arasında gelişen klik savaşının bir cephesiydi. İttihat -Terakki önderliğindeki, Türk burjuva sınıfları, Alman emperyalistleri ile birlikte, bu savaşta yer almışlardı. Aynı zamanda bu savaşta Kürtler, Gürcüler, Lazlar, Tatarlar, Çerkezler, Araplar, Ermeniler ve Rumlardan oluşan yurttaşlar da yer almıştı,
20 Mayıs 2025 Salı
Dersim Komünü, Dersim'de Tarih Öncesi İdari Yapı-Koray Aker
"Alevi ocak örgütlemesinin üstünde, aşiretler dahil, hiç bir güç ve yetki mekanizması yoktu. Bir komün görevi gören, cemlerde suçlular, Dar-ı Mansur’a çekilerek, en ağır ceza olan, düşkünlük ile cezalandırılarak, toplumdan soyutlanırdı. Alevi, ocak örgütlenmesi içerisinde, önemli bir kurum olan, düşkünlük cezası, o dönemlerde, modern burjuva mahkemelerinden, daha etkin bir statüye sahipti"
20.yy ikinci yarısına kadar, Dersim’de hiç bir mezar taşında, monoteist ( tek tanrılı) dinlere ait, bir alegoriye (görsel) rastlanmaz. Ölü gömme geleneği eski gens örgütlenmesinde, daha başat olmak üzere, uygarlık süreci boyunca, tüm toplumların yaşamlarında, önemli bir yer tutmuştur. Dersim, tarihi, kültürel, edebi antropolojik, arkeolojik ve sosyal yapısı üzerine, son dönemlerde artan çalışmalar, önemli olmak ile birlikte, resmi ideolojik söylem ve sübjektif çevrelerin, Dersim üzerine geliştirdiği, tezlerin ve çarpıtmaların ötesine geçememiştir.
8 Mayıs 2025 Perşembe
Emperyalist bir doktrin Cihadizm-Koray Aker
Birinci emperyalist
paylaşım savaşının hemen öncesiydi, Prusyada demir çelik sanayi çok kısa bir
süre içinde üç katı hacmine ulaşmıştı. Yeni hammaddeye ihtiyaç vardı. Yeni hammadde
demek, uzak pazarlar, yeni sömürgeler demekti. Dünya pazarları o dönem,
Hindasta Britanya, Asyada çarlık Rusya, Afrikada Fransa olmak üzere, bu üç
emperyalist klik arasında paylaşılmıştı. Artan demir çelik sanayi, hacmi ile
doğan yeni hammadde ihtiyacı, Whilme kayzer döneminde, zirve yapan Prusya
yayılmacılığının, iştahını kabartıyordu. Onlarda bu pazardan pay istiyordu. İnsanlık
birinci emperyalist, paylaşım savaşı sürecine, bu koşularda hazırlanmıştı.
Brismak sonrası, Prusyada iktidara gelen, Wilhelm kayzer, Brismak döneminde Osmanlı ile geliştirilen, sıcak ilişkileri, doruğa çıkartarak,Osmanlı devletinin hilafet makamını ve Sultanın etki alanını kulanarak düşman britanya ve mütefiklerine karşı İslam radikalizmini kışkırtarak cihad ilan etmeyi amaçlıyordu. Böylece ingiliz sömürgeciliğinin etki alanlarına zayıflatarak geniş çoğrafyaya yayılan hammade kaynakları ve insan gücüne hükmetmek istiyordu.
Öte yandan en parlak ajanlarını, jeolog ve benzeri sıfatlar altında, geniş Osmanlı coğrafyasının, zenginlik haritasını, çıkarmak için görevlendirmişti. Whilhem kayzer, düşman briyanya sömürgeciliğine karşı etkin bir silah olan cihadizm doktrini kulanmka için avrupadan, geniş orta-doğu coğrafyasına geniş ve etkili bir probaganda, yürüterek, Britanya alehtarlığını kışkırtmıştı.
Peter Hopkirk-İstanbulun Doğusunda birmeyen oyun
İstanbulda ise, Sultanın emri ile bugünkü, fatih camisi önünde, yayınlanan cihat bildirisi,ile müslümanlar cihat adı altında Britanya ve müttefiklerine karşı savaşmaya davet edilmişti.Bu çağırının, geniş bir coğrafyada, yankı bulması için, Wilhelm kayzer tarafından, orta doğuyu ve İslam coğrafyasını kapsayan, etkin bir propaganda yürütülüyordu.
Peter Hopkirk-İstanbulun doğusunda birmeyen oyun
Emperyalist emellerini başarıya ulaştırmak isteyen Kayser, 300 milyon müslümanın halifesi olan, Sultanla orta doğuya ziyaretler yapıyor, Müslüman dostluluğunu, gittiği her alanda, gür bir şekilde dilendiriyor, Şam ziyaretinde İngilizlere, karşı Kudüssü savunmuş, Müslüman savaşçı, Selahattin Eyübünün mezarına çelenk bırakarak, onu övgü ile yâd edmişti.. Alman propaganda araçları, ise bütün bu süreçleri bastırdığı, bedava kartpostallar ve bildirilerle etkin biçimde geniş islam çoğrafyasına yaymıştı.
Prusyanın bu hamlelerine karşın, Britanyada Lawrens gibi ajanları ile etkin karşı hamleler yaparak, cihadizmi geniş bir coğrafyada diriltmiş ve Prusyaya karşı kullanmıştı.başarılıda olmuştu.
Özetle cihadizm, bir doktrin olarak, emperyalist çelişmelerin, yoğunlaştığı ve rekabetin merkezileştiği, coğrafyalarda, geçmişten, günümüze, etkin biçimde kullanılmıştır. Bugün aktörler değişmiş olsada, Orta doğudan, Afrikaya, Doğu Avrupa’dan, Asyaya, Suriye, Libya, Irak, Afganistan, Kafkasya, Uygur bölgesi ve geniş bir alanda cereyan eden cihadist hareketler, emperyalist vekâlet savaşının bir tezahüdürü.
Koray Aker
30 Nisan 2025 Çarşamba
Neo Liberalizm ve Mülteci Sorunu Üzerine- Koray Aker
Emperyalist savaş makinesi tüm geri sömürge ve yarı sömürge ülkeleri galaktik cehennemlere dönüştürmüştür. Neo liberal kapitalizm ezilenler yığınlar üzerinde yıkıcı bir politikadır. Neo liberalizm tiranlaşan kapitalist sistemin en yıkıcı en şoven en gerici niteliğidir. Neo liberalizm bir toplumsal ilişki biçimi olarak yalnızca yoksulluk üretmez o kapitalizmin ontolojik ve iktisadi bunalımlarına bir cevap olarak sürekli savaş üretir.
Neo liberalizm tahakkümcü ve kolonyal politikası geri ve sömürge dünya halkları için sürekli ölüm yoksulluk açlık ve göç demektir. Neo liberalizm emperyalist savaşı bir senaryoya kitle ölümlerini ise bir ceset politikasına indirger. Emperyalist savaş nitel bir sonuç olarak yersiz ve yurtsuzlarmış milyonlarca insana yaratır. Mülteci sorunu emperyalist savaşın nitel bir sonucu, doğrudan neo liberal kapitalizmin yarattığı bir toplumsal çelişkidir.
Mülteciler galaktik cehennemlere dönüştürülmüş yurtlarından sürüldükleri ülkelerde o ülke burjuva sınıflarının sömürücü politikasının kurbanı olurlar, Mülteciler sığındıkları ülkelerde ucuz iş gücüdür, ucuz emek nitelikleri yüzünden hem yoksulluk çekerler hem ucuza güvencesiz sosyal haklardan mahrum insanlık dışı koşullarda çalışırlar, Diğer yandan sığındıkları ülkelerin farklı milliyetlerden proleterleri ile rekabet halinde oldukları için istenmeyen hasımlara dönüşür ve hedef haline gelirler.
Mülteci çocukları ve kadınları sığındıkları ülkelerde hem ucuz emek nitelikleri hem de cinsel nitelikleri yüzünden cinsel ve sınıfsal sömürünün hedefi olurlar. Kadın ve çocuklar üzerinde sınıfsal ve cinsel sömürü daha başat ve baskındır. Mülteci kadınları ve çocukları ucuz emek nitelikleri yüzünden bir yandan emeği ucuza metalaştırılıp güvencesiz koşullarda çalışırken diğer yandan cinsel niteliklerinden dolayı sürekli bir tehdit altındadır. Mülteci kadınları ve çocukları ucuz emek niteliklerinin yanı sıra bedenleri de metalaştırılarak fuhuşsa sürüklenir tecavüz ve cinsel tacizin hedefi haline gelirler.
Kitlesel göçler beraberinde hedef ülkelerde milliyetçi bağışıklığa ve saldırılara yol açar çünkü kitlesel göçler hedef ülkelerde çeşitli ekonomik kültürel ve toplumsal çelişkilere yol açar ,her mülteci sınıfsal açıdan burjuvazi için ucuz emek demektir bu o ülke proleterleri ile mülteciler arasında bir rekabet koşullu oluşturur sınıf hisleri kör olan işçiler katlanan işsizliğin ve yoksulluğun sorumlusu olarak mültecileri görür ve onu düşmanlaştırır.
Kitlesel mülteci nüfusu sığındığı ülkede yalnızca emek alanında rekabete yol açmaz yükselen kiralar ve mülteciler için değişen arz ve talep ilişkileri sosyal yardımların dağılımı ekonomik gerileme vb. nedenlerden dolayı mülteciler daima boy hedefi olur ve çeşitli düzeylerde fiziksel ve psikolojik saldırıların ve ötekileştirme politikasının hedefi olur.
Mültecileri hedef haline getiren bir diğer etken ise sığındıkları ülkelerde demografik ve kültürel özelliklerine yönelik tehdit edici ve kışkırtıcı özellikleridir. Entegrasyonu güç olan farklı kültürlerden kitlesel mülteci nüfusu milliyetçi ve saldırgan politikanın hedefi haline gelir. Emperyalist yağma savaşının özneleri ve kurbanları olan mülteciler sığındıkları tüm toplumlarda sayısız uğursuz nitelikleri ile birer günah keçisine dönüştürürler ve her türlü milliyetçi saldırgan politikanın ve toplumsal stigmaların hedefi haline gelirler.
Zygmunt Bauman dağimi ile Mülteciler ya zorla sürülmüşler ya da korkudan anavatanlarından kaçmak zorunda kalmışlardır, ama başka bir vatana girmelerine izin verilmez. Onlar yer değiştiriyor değildir, yeryüzündeki yerlerini yitiriyorlar.
Madalyonun Diğer Yüzü-
Kitleler mülteci sorununda nedenler ile değil sonuçlar ile ilgilenirler.Sosyo-ekonomik açıdan geri ve yoksul bir ülkeye milyonlarca mülteci sosyal ekonomik ve siysal sonuçlarını hesap etmeden kabul etmek ve ülkeyi adeta bir mülteci kampına dönüştürmek suçtur.
Mülteci sorunun bir devlet politikası olduğunu görüyoruz sadece siysal iktidarın değil bütünsel olarak siysal erkin konsensüs olduğu ve mülteci sorununda kitlelerden gelen tepkilere ve bağışıklığa kayıtsız kalındığı görülüyor
Peki neden ? Çünkü mülteciler her şeyden önce bir savaş ekonomisi yaratmışlardır. Kayıt dışı milyonlarca mülteci çalıştırılarak ciddi bir ucuz emek havuzu yaratılmıştır. Egemenler kitleler arasında meydana çıkan işsizlik yüksek kira ve konut fiyatları kültürel çatışmalar vb. ilgilenmiyorlar Çünkü mültecilerin sırtından ciddi karlar elde ediyorlar hem yabancı hemde yerli sermaye sınıfları için mülteciler ucuz emek havuzudur.
Batılı emperyalistler milyonlarca mülteci sahiplenme karşılığında Türk devletine ciddi ekonomik kaynak ve siysal tavizler vermişlerdir.
Ortaoğudaki paylaşım savaşının amacı yanlızca sınırları yeniden tayin etmek ve kaynakları yağmalamak değildir. Emperyalizm sömürge haline getirdiği ülkelerin sadece zenginliklerine ve kaynaklarına el koymuyor sömürgeleştirdiği ülkele insanların bedenlerinde sömürgeleştirerek bu geniş pastoral nufusu proleterleleştirerek yeniden üretimin bir parçası haline getiriyor. Bu işlevsiz pastyoral nufuzun ucuz emek havuzuna dönüştürülmesi ve basit yeniden üretmin bir zinciri haline gelmesi neo liberal bir politikadır.
Bedenlerin sömürgeleştirdiği insan kaynağını sadece ucuz emek havuzuna dönüştürmüyor yüzbinlercesini fuhuşa sürüklüyor, organlarını yağmalıyor demografik çatışmaların ve siyasi çekişmelerin öznesi haline getirip kırdırıyor.
Milyonlarca mülteciyi sahiplenen Türk devletinin en temel motivasyonu ise Kürt sorunudur. Misakı mili nostaljisine sahip olan Türk hakim sınıfları şamda namaz kılamadılar Türkmen dağında tutunamadılar belki ancak Kürtlerden boşaltacakları alanlara Bu mültecileri yerleştirerek hem olası Bir Kürt devleti yada statüsüne engel olmuş olacak hem bu alanlardaki ganimetlere çökecekler. Mülteci sorunu bu yüzden devlet politikasıdır siyaset üstüdür.
KORAY AKE
26 Ekim 2024 Cumartesi
Ulusal Sorun nedir ? Koray Aker
12 Ekim 2024 Cumartesi
Ebeveyenlik Üzerine -Koray Aker
Amerikalı psikolog Jean Twenge öz disiplinden yoksun yeni ebeveyenlik modelini şu şekilde açıklamaktadır. Geçmişte çocuklar ebeveyinlerin beklentilerine ve kurallarına uymak zorunmdaydı şimdi ise ebeveyenler kendilerini çocuklarının beklentilerine ve taleplerine uydurmak zorundadırlar
Ataerkil baskıcı totaliter ebeveyinlik modelinin yerini özdisiplinden yoksun batılı yeni bir pedagoji almıştır. Çığır açan teknolojik gelişmeler sosyal medya telefonlar bilgisayarlar tabletler oyunlar vb. gelişmesi ile birlikte özdisplinden yoksun yeni pedagoji ebeveyinlik kurumun temelerini toptan sarstı
Çocukları artık ebeveyenler değil sosyal medya ve teknolojik araçlar yetiştirmektedir bu liberal düzenin tuzağıydı Liberal elitlerin amacı ebeveyinlik kurumunu ele geçirmekti.Böylece arzuladıkları topluma ulaşabileceklerdi. Maddi yeniden üretim ile birlikte teknolojinin çarları kamusal yeniden üretimide denetlemek için geleneksel yeniden üğretim sistemlerine savaş açtılar ve başarılı oldular ve ebeveyenlik kurallarını topyekün değiştirerek Çocuklar üzerinde geniş bir nufuz sağladılar.
Koray Aker
Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker
Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...

-
Devlet toplum dışı soyut bir varlık değildir o insanlığın iktisadi gelişme düzeyinin belirli bir aşamasında servetin tek elde toplandığı top...
-
Kemalist devrim selefi olduğu ve topraklarının dörtte üçünü kaybeden imparatorluğun bağrından çıkan eski tipte bir burjuva devrimidir. Kem...
-
( Perseus ve Medusa) Cinsiyetlerin tarihi ekonomik ve cinsel kaynakların mübadelesinden başka birşey değildir...