30 Nisan 2025 Çarşamba

Neo Liberalizm ve Mülteci Sorunu Üzerine- Koray Aker

 





Emperyalist savaş makinesi tüm geri sömürge ve yarı sömürge ülkeleri galaktik cehennemlere dönüştürmüştür. Neo liberal kapitalizm ezilenler yığınlar üzerinde yıkıcı bir politikadır. Neo liberalizm tiranlaşan kapitalist sistemin en yıkıcı en şoven en gerici niteliğidir. Neo liberalizm bir toplumsal ilişki biçimi olarak yalnızca yoksulluk üretmez o kapitalizmin ontolojik ve iktisadi bunalımlarına bir cevap olarak sürekli savaş üretir. 


Neo liberalizm tahakkümcü ve kolonyal politikası geri ve sömürge dünya halkları için sürekli ölüm yoksulluk açlık ve göç demektir. Neo liberalizm emperyalist savaşı bir senaryoya kitle ölümlerini ise bir ceset politikasına indirger. Emperyalist savaş nitel bir sonuç olarak yersiz ve yurtsuzlarmış milyonlarca insana yaratır. Mülteci sorunu emperyalist savaşın nitel bir sonucu, doğrudan neo liberal kapitalizmin yarattığı bir toplumsal çelişkidir.


Mülteciler galaktik cehennemlere dönüştürülmüş yurtlarından sürüldükleri ülkelerde o ülke burjuva sınıflarının sömürücü politikasının kurbanı olurlar, Mülteciler sığındıkları ülkelerde ucuz iş gücüdür, ucuz emek nitelikleri yüzünden hem yoksulluk çekerler hem ucuza güvencesiz sosyal haklardan mahrum insanlık dışı koşullarda çalışırlar, Diğer yandan sığındıkları ülkelerin farklı milliyetlerden proleterleri ile rekabet halinde oldukları için istenmeyen hasımlara dönüşür ve hedef haline gelirler.


Mülteci çocukları ve kadınları sığındıkları ülkelerde  hem ucuz emek nitelikleri hem de cinsel nitelikleri yüzünden cinsel ve sınıfsal sömürünün hedefi olurlar. Kadın ve çocuklar üzerinde sınıfsal ve cinsel sömürü daha başat ve baskındır. Mülteci kadınları ve çocukları ucuz emek nitelikleri yüzünden bir yandan emeği ucuza metalaştırılıp güvencesiz koşullarda çalışırken diğer yandan cinsel niteliklerinden dolayı sürekli bir tehdit altındadır. Mülteci kadınları ve çocukları ucuz emek niteliklerinin yanı sıra bedenleri de metalaştırılarak fuhuşsa sürüklenir tecavüz ve cinsel tacizin hedefi haline gelirler.


Kitlesel göçler beraberinde hedef ülkelerde milliyetçi bağışıklığa ve saldırılara yol açar çünkü kitlesel göçler hedef ülkelerde çeşitli ekonomik kültürel ve toplumsal çelişkilere yol açar ,her mülteci sınıfsal açıdan burjuvazi için ucuz emek demektir bu o ülke proleterleri ile mülteciler arasında bir rekabet koşullu oluşturur sınıf hisleri kör olan işçiler katlanan işsizliğin ve yoksulluğun  sorumlusu olarak mültecileri görür ve onu düşmanlaştırır.


Kitlesel mülteci nüfusu sığındığı ülkede yalnızca emek alanında rekabete yol açmaz yükselen kiralar ve mülteciler için değişen arz ve talep ilişkileri sosyal yardımların dağılımı  ekonomik gerileme vb. nedenlerden dolayı mülteciler daima boy hedefi olur ve çeşitli düzeylerde fiziksel ve psikolojik saldırıların ve ötekileştirme politikasının hedefi olur.


Mültecileri hedef haline getiren bir diğer etken ise sığındıkları ülkelerde demografik ve kültürel özelliklerine yönelik tehdit edici ve kışkırtıcı özellikleridir. Entegrasyonu güç olan farklı kültürlerden kitlesel mülteci nüfusu milliyetçi ve saldırgan politikanın hedefi haline gelir. Emperyalist yağma savaşının özneleri ve kurbanları olan mülteciler sığındıkları tüm toplumlarda sayısız uğursuz nitelikleri ile birer günah keçisine dönüştürürler ve her türlü milliyetçi saldırgan politikanın ve toplumsal stigmaların hedefi haline gelirler.


Zygmunt Bauman dağimi ile Mülteciler ya zorla sürülmüşler ya da korkudan anavatanlarından kaçmak zorunda kalmışlardır, ama başka bir vatana girmelerine izin verilmez. Onlar yer değiştiriyor değildir, yeryüzündeki yerlerini yitiriyorlar.


Madalyonun Diğer Yüzü-

Kitleler mülteci sorununda nedenler ile değil sonuçlar ile ilgilenirler.Sosyo-ekonomik açıdan geri ve yoksul bir ülkeye milyonlarca mülteci sosyal ekonomik ve siysal sonuçlarını hesap etmeden  kabul etmek ve ülkeyi adeta bir mülteci kampına dönüştürmek suçtur. 

 Mülteci sorunun bir devlet politikası olduğunu görüyoruz sadece siysal iktidarın değil bütünsel olarak siysal erkin konsensüs olduğu ve mülteci sorununda kitlelerden gelen tepkilere ve bağışıklığa kayıtsız kalındığı görülüyor

Peki neden ? Çünkü  mülteciler her şeyden önce bir savaş ekonomisi yaratmışlardır. Kayıt dışı milyonlarca mülteci çalıştırılarak ciddi bir ucuz emek havuzu yaratılmıştır. Egemenler kitleler arasında meydana çıkan işsizlik yüksek kira ve konut fiyatları kültürel çatışmalar vb. ilgilenmiyorlar Çünkü mültecilerin sırtından ciddi karlar elde ediyorlar hem yabancı hemde yerli sermaye sınıfları için mülteciler ucuz emek havuzudur. 

 Batılı emperyalistler milyonlarca mülteci sahiplenme karşılığında Türk devletine ciddi ekonomik kaynak ve siysal tavizler vermişlerdir. 

Ortaoğudaki paylaşım savaşının amacı yanlızca sınırları yeniden tayin etmek ve kaynakları yağmalamak değildir. Emperyalizm sömürge haline getirdiği ülkelerin sadece zenginliklerine ve kaynaklarına el koymuyor sömürgeleştirdiği ülkele insanların bedenlerinde sömürgeleştirerek bu geniş pastoral nufusu proleterleleştirerek yeniden üretimin bir parçası haline getiriyor. Bu işlevsiz pastyoral nufuzun ucuz emek havuzuna dönüştürülmesi ve basit yeniden üretmin bir zinciri haline gelmesi neo liberal bir politikadır.


Bedenlerin sömürgeleştirdiği insan kaynağını sadece ucuz emek havuzuna dönüştürmüyor yüzbinlercesini fuhuşa sürüklüyor, organlarını yağmalıyor demografik çatışmaların ve siyasi çekişmelerin öznesi haline getirip kırdırıyor.


Milyonlarca mülteciyi sahiplenen Türk devletinin en temel motivasyonu ise Kürt sorunudur. Misakı mili nostaljisine sahip olan Türk hakim sınıfları şamda namaz kılamadılar Türkmen dağında tutunamadılar belki ancak Kürtlerden boşaltacakları alanlara Bu mültecileri yerleştirerek hem olası Bir Kürt devleti yada statüsüne engel olmuş olacak hem bu alanlardaki ganimetlere çökecekler. Mülteci sorunu bu yüzden devlet politikasıdır siyaset üstüdür.



KORAY AKE


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker

  Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...