8 Ocak 2021 Cuma

Sokak Hayvanları Üzerine -Koray Aker

 





Hayvanlar ile insanlar arasında bir pişişik ilişki yoktur, Tarihsel açıdan hayvan ve insan arasında kurulan bağ son tahlilde pragmatik bir ilişkiye dayanmaktadır. Tarih öncesi toplumlarda insan diğer türler gibi doğa ile simbiyotik bir ilişki içindeydi, Bu simbiyotik ilişki evrimsel sürecimiz ile birlikte yok oldu.Tarımın keşfi ile birlikte yerleşik hayat geçen insan çeşitli hayvanları evcilleştirdi ve insan ve hayvan arasındaki ilişki çoğunlukla tek yanlı pragmatik bir ilişkiye dönüştü.

Atın evcilleştirilmesi pragmatik bir ilişkidir savaşın geniş coğrafyalara yayılmasına yol açmıştır.Bir binek hayvanı olarak Atın tarımda ve ulaşımda kullanılması tamamen pragmatik bir ilişkidir. Kediler zararlı herpitlere yılan ve sürüngenlere karşı evcilleştirilmiştir bu pragmatik bir ilişkidir. Köpekler sürüyü zararlı yırtıcılardan korumak için evcilleştiriliştir bu pragmatik bir ilişkidir.

Bugün sermaye birikiminin geniş bir hacme ulaştığı bunun nitel bir sonucu olarak geniş proleter nüfusun yığıldığı mega kentlerde hayvanlar neden sokaklara terk edildi. Bunun cevabı insanlığın tarihsel süreçte bu hayvanlar ile kurduğu pragmatik ilişkiye dayanmaktadır. Bu hayvanları tarihsel süreçte doğal evrimsel süreçlerinde kopardık ve çıkarlarımız için kulandık.

Bu hayvanlar ile kurulan tek yanlı pragmatik ilişki zaman ile sanayi toplumunun gelişmesi ile birlikte gereksiz hale gelmiştir. Geniş mega kentlerde Artık ne ulaşım ne tarım ne savaşlar için binek hayvanlarına ihtiyacımız yok, artık devasa sürülerimizi zararlı yırtıcılardan koruması için köpeklere ihtiyacımız yok. Artık bizleri zararlı herptillerden yılan ve sürüngenlerden korumak için kedilere ihtiyacımız yok.

Tarihsel süreçte hayvanlar ile kurulan bu pragmatik ilişki son bulduğu için onları sokağa attık ve kaderlerine terk ettik. Yalnız bir sorun var doğal evrimsel süreçlerine müdahalem ettiğimiz ve ekosistemlerinden kopardığımız bu hayvanlar artık birer avcı değiller ve insanların bakımına muhtaçlar. Hülasa uygarlığımızın gelişmesinde büyük payı olan bu hayvanların sorunlarının çözüme ulaştırılması sadece zorunluluk değil ahlaki ve insanı bir sorumluluktur.

Hayvanlar çok küçük bir azınlık için birer duygusal tüketim nesnesidir. Ancak sanayi toplumu ve onun burjuva kent kültürü içinde hayvanlar atıl hale gelmiştirler bu yüzden birer yük olarak görülmektedirler. Hayvan aktivistlerinin idda ettiği biçimde modern burjuva kent kültürü içinde hayvan haklarının modern toplum ile uzlaştırılması imkansızdır.

Hayvan haklarının çözüme ulaşması geniş sermaye birikimlerinin merkezi olan mega kentlerinin yeniden pastoralaşmması kent ile kır arasındaki çelişkilerin ortadan kalkması ile mümkündür. Bunun dışında hayvan hakları ile ilgili üretilen palyatif çözümler ve erdem çağrıları boşa çıkarak daha fazla çelişki ve çatışmaya yol açacaktır.



Not:  Hayvan ontolojisini, insan ontolojisi ile eşitlemeye çalışan modern eğilimler, sodominin alt türleridirler ve sapkındırlar.


KORAY AKER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker

  Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...