20 Ocak 2020 Pazartesi

Kapitalizm Kutsal Aile ve Çocuk-Koray Aker




Proleter çocuklarının yaşamı, yaşlarına uymayan biçimde o denli çileden çıkarıcı durumda, o denli barbarca yoksulluk ve acıyla doludur ki.

Alexandra Kollontai




Burjuva kast ruhu ile toplumun tüm manevi güçlerini, kontrol altına alan ve yöneten, imtiyazlı ve ayrıcalıklı bir sınıf iktidarı olarak neoliberal akp iktidarı, dönemi boyunca gerici neo liberal politikalar güderek tamda sınıf karakterine uygun biçimde, bir  çizgi izledi. İşçi sınıfı üzerinde, dizginsiz bir şovenizme, sömürüye ve talana yol açan neoliberal iktidar egemen sınıfların, daha çok zenginleştiği ve büyüdüğü bir ekonomik tablo yarattı.

 Ekonomik boyutu ile işsizlik, yoksulluk, açlık, eşitsizlik gibi yıkıcı sonuçlar doğuran neoliberal iktidar manevi bakımdan yoksunlaşmış, çürümüş, tüm moral değerleri çökmüş, ahlaksız bir toplum yarattı

Burjuva akademik çevrelerin, ona eşlik eden burjuva medya ve çeşitli dogmatik yapıların, ısrarla öznelleştirmeye çalıştığı ve mevcut üretim ilişkilerinden bağımsız ele aldığı, çocuklara yönelik şiddet istismar ve tecavüzler, mevcut kapitalist üretimden, bu üretim tarzının yaratığı, siyasal ekonomik ve toplumsal çelişmelerden, bağımsız ele alınamaz. 

Kapitalist üretimin anarşist niteliği, onun gerici üst yapısı, kutsal aile, din, eğitim, medya vb. yapılar çocuklara yönelik ekonomik, fiziki ve psikolojik şiddetin oluşmasında, başat rol oynamaktadır. Çocuk sömürüsü, geniş spektrumu kapsayan ve salt ülkemize özgü olmayan, en ileri burjuva ülkelerinde bile, ciddi tablolarla öne çıkan, nesnel bir sorundur. Savaşın, yoksulluğun, açlığın pençesinde, çocuk işçiliğine, şiddete ve fuhuşa sürüklenen, on milyonlarca çocuk, bugün kapitalist üretimin yaratığı sömürü düzeninde etkilenmektedir.


"Tuik verilerine Türkiye’de her dört saatte bir tecavüz veya tecavüze kalkışma suçunun işlendiği, sokaklarda yaşayan yaklaşık 25 bin çocuğun cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığı, yılda ortalama 7 bin çocuğun cinsel istismara uğradığı belirtildi.Çocukların cinsel istismarı ile ilgili açılan dava sayısı on yılda yüzde 700 arttı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre, 2015'te 16 ve 17 yaşında evlenen kız çocuklarının sayısı 31 bin 337. Çocuk gelinlerin sayısı 2010'da 45 bin 738, 2011'de 42 bin 700, 2012'de 40 bin 428, 2013'te 37 bin 481, 2014'te 34 bin 629 idi. Disk raporuna göre Türkiye de yaklaşık 2 milyon çocuk işçisi çalışıyor. 2016 tuik verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışmaktadır.İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin verilerine göre 3 yılda 176 çocuk işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. MEB’in yayımladığı 2016-2017 yıl sonu örgün eğitim verilerindeki okullaşma oranına göre bu yıl bir milyon 973 bin 874 çocuk eğitim dışında kaldı. Bakanlık verilerine göre 2017’de cezaevlerinde bin 847’si tutuklu, 731’i hükümlü toplam 2 bin 578 çocuk bulunduğunu gösteriyor.Çocukların etkilendiği önemli biri diğer etken ekonomik şiddettir. Akp nin neo liberal politikalarının yaratığı, ekonomik yıkımlar yüzünden milyonlarca çocuk yoksulluk ve açlık sınırında yaşamaktadır. TÜİK verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 16 milyon yoksul var. Yoksul fertlerin yüzde 44,3’ü çocuk. )

Marx üretimde, tekniğin gelişmesi ile birlikte, kadın ve çocuk emeğinin, kapitalist üretim için aranan bir nitelik haline dönüşeceğini belirtmiştir.
Çocuk işçiliği, makinenin gelişmesi ile birlikte, geç kapitalizmin bir niteliği haline geldi. Ucuz ve karlı bir meta olarak çocuk işçiliği, tüm dünyada kapitalistlerin iştahını kabarmaktadır. Birleşmiş milletlerin, çocuk işçiliğini ortadan kaldıracağız yönündeki aldatıcı ve demagojik söylemlerine rağmen, tüm dünyada çocuk işçiliği artmaya devam ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre, dünyada 168 milyon çocuk işçi var.

“ Makine, adale gücünü vazgeçilmez bir öğe olmaktan çıkardığı ölçüde, adaleleri zayıf, vücut gelişmesi eksik, ama eklem ve organları kıvrak işçileri çalıştıran bir araç halini alır. Bu nedenle de kadın ve çocuk emeği, makine kullanan kapitalist için aranan ilk şey olmuştur

Karl Marx

Emperyalist sömürgeci siyasetinin ve ilhakın, nesnel bir sonucu olarak, ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde meydana gelen, savaş, göç, açlık ve benzeri yıkımlardan en fazla çocukla etkilenmektedir. Milyonlarca çocuk, yetersiz beslenme ve açlık yüzünden ölmektedir. Milyonlarca çocuk, yetersiz sağlık hizmeti alamadığı için, yaşamlarını kaybetmekte ve sakat kalmaktadır. Emperyalist savaşlar sonucu, yüz binlerce çocuk ailelerinden koparak fuhuşa, köleliğe ve ölüme sürüklenmektedir



Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (BMMYK) verilerine göre, dünyada, başka bir ülkede güvenlik arayan ve kendi ülkelerinde yerinden edilmiş yaklaşık 50 milyon mülteci bulunuyor. Yerinden edilmiş bu nüfusun yarısı çocuklardan oluşuyor. Tahminen 25 milyon çocuk halen evlerinden ayrılmış durumda ve 10 milyonu BMMYK yardımı alıyor. Son on yılda 2 milyondan fazlası savaşlarda öldü, 6 milyonu yaralandı ve sakatlandı ve 1 milyonu yetim kaldı. UNICEF, dünyada fiziksel, cinsel ve duygusal şiddete maruz kalan çocuk sayısının giderek arttığını açıkladı. Dünyada 120 milyon genç kız fuhuşa sürüklenirken, yine Unicef raporlarına göre dünya genelinde 75 milyon çocuk eğitimden yoksun

Çocuk sömürüsü ve şiddetinin, dayandığı bir diğer alan kutsal burjuva ailesidir. Burjuvazinin kutsal ailesi, kapitalist üretim biçimin en küçük ekonomik hücresidir. Burjuva mülkiyet çıkarlarına, uygun biçimde, sabitlemiş, dondurulmuş, değişmez konservatif ilişkiler üzerine inşa edilmiş burjuva ailesi patriakal bir üstyapı kurumudur. Toplumun moral, etik, töre gibi geleneksel  değerlerinin üretildiği kutsal aile çocuk sömürüsünün en çok yaşandığı alanlardan biridir.

" Bugünkü burjuva aile neye dayanıyor? Sermayeye, özel kazanca. Tam gelişmiş haliyle yalnız, burjuvazi için vardır; ama tamlayanını, proleterlerin zorla yaratılmış ailesizliğin de ve açık orospulukta bulur. Burjuvanın ailesi, bu tamlayanın kalkmasıyla elbette ortadan kalkar, ve ikisi de sermayenin yitmesiyle yiter. Bizi, ana-babaların çocuklarını sömürmesine son vermeyi istemekle mi kınıyorsunuz? Bu suçu kabul ediyoruz

( F.Engels )

Toplumun manevi bir örgütlenmesi ve çatısı olarak kabul gören ailenin, ekonomik ve toplumsal niteliği, çoğunlukla görmezden gelinmektedir. Bugün yoksul proleter aileleri, ekonomik etkenler yüzünden çocuklarının, barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel zorunlu ihtiyaçlarını, karşılama gücünden yoksundur. 

Yüz binlerce çocuk, ailenin ekonomisine katkı sağlamak için, iş gücüne çekilmektedir.  Parçalanmış binlerce proleter ailesinin çocukları, yurtlarda, sokaklarda, geleceksiz ve yarınsız bir biçimde yaşamaktadır. Proleter ailesi içinde, anne babalar, uzun çalışma saatleri, ekonomik etkenler vb. nedenlerden dolayı, çocukların duygusal, psikolojik ve manevi gelişimine katkı sunamamaktadırlar.

“Aile ve eğitimle, ana-babalar ve çocuklar arasındaki sevgi "ilişkisiyle ilgili burjuva deyimiyle, büyük sanayi yüzünden proletarya için aile bağları parçalandıkça ve çocuklar basit ticaret nesnelerine ve emek araçlarına dönüştürüldükçe, daha da iğrençleşiyor.

K. Marks-F. Engels, Manifest der Kommunistischen Partei

Kutsal aile miti ile üzerine örtülen, çocuk sömürüsünün çarpıcı bir diğer yanı, çocukların aile içi şiddet ve istismarın boy hedefi haline dönüşmesidir. Çocuk sömürüsüne dayanan araştırmalarda, çocuğa yönelik tecavüz, istismar, şiddet gibi saldırılar, çocuğun en yakınları olan anne, baba, kardeş gibi aile içi bireylerden kaynaklanmaktadır. Kutsal aile içinde, çocuklar yalnız aç, sevgisiz ve sağlıksız büyümüyor, aynı zamanda tecavüze, tacize şiddete ve istimara uğruyor.

" Amerika'daki 37 eyaletteki veriler göz önüne alındığında cinsel
olarak istismar edilen çocukların;


%78.5'i aileleri tarafından,
%6.5'i diğer akrabaları tarafından,
%0.4'ü üvey aileleri tarafından,
%0.2'si ev içerisinde çalışan görevliler tarafından,
%0.7'si bakıcılar tarafından,
%4.1'i bir ebeveynin evlenilmemiş sevgilisi tarafından,
%0.2'si yasal bakıcıları tarafından,
%0.2'si diğer profesyonel mesleğe sahip kişiler tarafından,
%0.3'ü arkadaşlar ya da komşular tarafından,
%5.1'i diğer kaynaklar tarafından,
%3.9'u ise tespit edilememiş kişiler tarafından
cinsel olarak kötüye kullanılmakta, istismar edilmekte, taciz edilmekte ve hatta tecavüz edilmektedir (veriler 2004 yılına aittir).

(Kaynak, Evrim ağacı)

Bir diğer çalışma Türkiye’den

Türkiye'de istismara uğramış (sadece cinsel olmak zorunda değil, fiziksel veya psikolojik de olabilir) 50 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada, istismara uğrayan çocukların %46'sı erkek, %54'ü kızdır. İstismara uğrayan çocukların %38'i sadece babaları tarafından, %28'i sadece anneleri tarafından, %34'ü ise ikisi birden tarafından istismar edilmiştir

(Kaynak, Evrim ağacı )


Son tahlilde toplumun en savunmasız sınıfı olan çocuklar üzerindeki her türden sömürü şiddet ve istismar kapitalist üretim tarzından ve bu egemen üretim tarzının doğurduğu sınıfsal kültürel ve toplumsal çelişkilerden bağımsız düşünülemez.


KORAY AKER

18 Ocak 2020 Cumartesi

Asgari ücret üzerine Notlar-Koray Aker





"O halde, işgücünün üretim maliyeti nedir? Bu, işçiyi işçi olarak muhafaza etmek ve işçiyi işçi durumuna getirmek için gerekli olan masraflardır.
Ücretli Emek ve Sermaye - Ücret, Fiyat ve Kâr, Karl Marx

Burjuva sınıfından, iş gücünün üretim maliyetinin üzerinde bir ücret talebi beklemek ( seçim dönemleri hariç keza bu dönemlerde burjuvazi acısını vergi ve zamlar ile çıkarır) boş ve anlamsız bir çabadır. Kapitalizm soyut, toplum dışı bir sitem değildir, onun nesnel bir değer sistemi ve yasaları vardır, bunların dışına çıkamaz.

Burjuvazi için işçinin fabrikasında bulunan, bir makineden ve üretim aracından farkı yoktur. Tıpkı makinesi eskimesin, üretim devam etsin, çark dönsün diye ona bakım yaptığı gibi işçide ( canlı emek ) basit yeniden üretim sürecinin, devamlılığı için burjuvazi için gereklidir.Bu yüzden burjuvazi işçiye zorunlu yaşamsal ihtiyaçları olan, üreme beslenme giderleri dışında,herhangi bir ödeme yapmaz. Dolayısı ile ücreti belirleyen iş gücünün üretim maliyetidir.

F.Engels o yaşamak için çalışır derken kast ettiği şey budur burjuvazi iş gücünün üretim maliyeti olan üreme beslenme gibi zorunlu ihtiyaçlar dışında işçiye bir ödeme yapmaz. Kapitalizmin temel koşullarından biride satacak iş gücü dışında hiç bir geçim aracı bulunmayan bir köle sınıfının varlığının bulunmasıdır. Basit iş gücünün yeniden üretimin demek asgari ücret demektir. İşçiye zorunlu ihtiyaçları için ödenen ücret ise pazarda meta mübadelesi ile soğutulur.


Özetle ekonomi politiği bilen herkesin varacağı sonuç şudur,bir artı değer sistemi ve meta ekonomisi olarak kapitalist toplumda, basit yeniden üretim sürecinin birer aracı olarak işçiye, zorunlu yaşamsal ihtiyaçları dışında burjuvazi bir ödeme yapmaz, Küçük burjuva idealistleri, sarı sendikalar ekonomistler,burjuva ideologları, her zam öncesi kitleleri gerçek dışı beklentilere sürükler, toplumun nabzını yoklar, ama sonuçta kapitalizm kendi ekonomi politik işleyişi içinde hareket eder.

Marx asgari ücretin nasıl belirlendiğini ekonomi politik çerçevesinde bilimsel olarak açıklamıştır. Kapitalizm onlarca yıldır Marksı doğrulamaktadır. Kapitalizm işçiye yanızca hayata kalması için para öder, yaşaması için değil

" Basit iş gücünün üretim maliyeti, demek ki, işçinin varoluş ve üreme masraflarından oluşur. Bu varoluş ve üreme masraflarının fiyatı, ücreti meydana getirir. Bu biçimde belirlenen ücrete, asgari ücret denir
Ücretli Emek ve Sermaye - Ücret, Fiyat ve Kâr, Karl Marx


Asgari ücret tartışmaları yapılırken aynı hatalara düşülüyor. İşçi sınıfına yüksek asgari ücret verilmesi işçi sınıfının refahı için yeterli değildir. Çünkü asgari ücret denilen şey son tahlilde iş gücünün üretim maliyetinin yani bir işçinin hayata kalmak için sahip olduğu zorunlu üreme beslenme vb. maliyetlerinin karşılanmasından başka bir şey değildir. İşçi sınıfına verilen fazla asgari ücret pazarda enflasyonist politikalar mutlaka dengelenir burjuvazi işçi sınıfına yaşaması için bir ücret ödemez onun üretim maliyeti için ücret öder bu ekonomi politik yasa gerçek bir devrim olmadan değişmez.



 Nesnel bir dünya sistemi olarak kapitalizmin karşısında, işçi sınıfı kendini bir sınıf olarak koymadıkça, bu çark sürmeye devam edecektir. Bir meta olarak emeğin sömürü ortadan kalkmadıkça ve özel mülkiyet toplumu yıkılmadıkça, sefalet ve yoksulluk ücretli köleliğin bir uzantısı olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. 


KORAY AKER

Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker

  Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...