28 Aralık 2023 Perşembe

Küreselleşme -Koray Aker

 



Küreselleşme denilince akla sadece batılılaşma gelir. Oysaki Batılı doğulu tine ve kütlüre yabancıdır. Batılı için doğu yağmalanacak bir hazine ve bir safari meselesidir. Batılı doğulu olmayı bir yabancılaşma kendi ontolojisinden bir kaçış olarak ele alırken, Doğulu açısından batılılaşma bir gelişme ilerleme ve kendi ontolojisi ile bir savaş meselesdir. Batı sömürgeciliği bu yüzden başarılıdır çünkü ekonomik sömürgeciliği zihinsel sömürgeciliğe tabi kılmıştır.


Koray Aker

7 Aralık 2023 Perşembe

Post - kapitalizm ve emeğin otomizasyonu (Koray Aker)

 

Tekniğin üretimde yaygınlaşması burjuva iktisatçıların iddia ettiği gibi ne çalışma zamanın kısalmasına nede yeni iş sahaları yaratarak işsizliğin azalmasına sebep olmuştur. Daha çok çalışma daha çok işsizlik daha çok kontrol daha az ücret daha az sosyal hak, daha çok rekabet işte tekniğin sonuçları budur...



Post sonrası toplumun konfigürasyonu nasıl olacaktır sorusuna bir burjuva ideoloğu olarak Yuval Harari, Homo-Deus kitabında cevap veriyor, bilgisayarlaştırılmış ve genetik mühendisliklerle kontrol altına alınmış dijital bir toplum. endüstri 4.0 yeni sanayi devrimi ile emeğin artan otomasyonu canlı emeğin yerine teknik emeğin üretim sürecinde daha fazla yer alması ile birlikte işsizliğin nasıl çözüleceğine ilişkin gelecek kurguları üzerine pek çok burjuva ideoloğu kafa yormakta teoriler üretmektedir robotların vergilendirilmesi yada toplam milli gelirden işsizlere sosyal yardım fonları kurulması yani sadakaya bağlanması tartışılan çözüm önerilerinden bazılarıdır.Üremenin liberal politikalar ile kontrolü örneğin kürtaj doğum kontrol vb. yöntemler ile nüfusun budanması ve kontrolsüz nüfus artışının engellenmesi bu sayede emeğin otomizasyonu sonrası ortaya çıkan kitlesel işsizlik dengelemek post sonrası toplum için öngörülen ve günümüzde yaygın bir şekilde uygulanan politikalardan bir diğeridir.

 Burjuvazi yığınları bir deneğe çevirip onun doğasını baştan yazmak için yapay zekayı kullanıyor ve Yuval Harari'nin deyimi ile toplum hackleniyor. Toplum burjuvazi için artık dijital diktatörlük tarafından yönetilen bir algoritmalar zinciridir bu Neo Pisagorcu yaklaşım geleceğin dini haline gelecektir diyor Harari.

Marksizm cansız bir dogma değil toplumların sınıfların ve doğanın gelişme yasalarının bilimidir Marksizm soyut sağ doktrinci felsefi bakış açısının aksine şeylerin durağan ve değişmez olmadığını şeylerin kendi iç yasaları içerisinde sonsuz bir devinim ve hareket tarzı ile hareket etiğini ve bu nesnel sürekliliğin nicel-nitel dönüşümlere yol açtığını öngörür.. Bu bağlamda üretici güçler ile üretim biçim arasındaki nesnel koşularında gelişmelere bağlı olarak sürekli biçim değiştiğini yadsımaz.

Son dönemlerde endüstri 4.0 devrimi ile sanayide yen bir devrimin gerçekleştiğini ve yakın gelecekte üretimde ele emeğinin işlevsizleştiği nitelikli emeğin ön plana çıkacağı ve tam otomasyona geçeceği burjuva çevrelerce dillendirilmektedir liberal dogmacılığın ve yaygaracı-lığın son elli yılda ivme kazanan ant sınıfçı teorilerinin sol halkası olan ve kapitalizmin sinik savunucuları tarafından yeniden teorileştirilen kapitalizmin tam otomasyona geçeceği iddiası her şeyden önce kapitalizmin nesnel bir koşulu olan canlı emeğin yadsınmasıdır, kapitalizmi var eden artı değer sömürüsüdür yani canlı emek üzerinden elde ettiği artıktır.

"Makine yüzünden tüm ücretli işçiler sınıfı ortadan kalkacak olsaydı, ücretli emek olmadıkça sermaye olmaktan çıkan sermaye için bu ne korkunç bir şey olurdu!" (Karl Marx)

Kapitalizme ölümsüzlük iksiri bulmaya çalışan burjuva gevezelerin yeni cadı kazanı otomasyon neo perspektifçi  burjuva ideologların yeni ancak son olmayan icadıdır, öznesiz ve proletarya sız bir tarihi akışı öngörüsüne dayanan otomasyon teorisi ve silikon vadisi fantezileri nesnel bir töze dayanmayan daha çok gelecek ile ilgili kehanetlerden beslenen idealist-ütopyacı ufku dar burjuva çevrelerin düş dünyasını yansıtmaktadır

Bu liberal baylara göre tekno determinist gelişmeye bağlı olarak yakın gelecekte canlı emeğin yerini tekno emeğe bırakacak ve proletarya buharlaşacak böylece kapitalizm ezeli düşmanından kurtulacaktır son elli yıldır öznesiz ereksiz post Marksist teorilerle proletaryayı saf dışı etmeye çalışan bu  baylara gör tekno emek gücünün üretimde başat olması ile birlikte Marksist nosyonunda iflası- emek sermaye çelişkinin ilgasına kaçınılmaz olacaktır, ancak bu liberal baylar öznesiz bir tarihi akışın mümkün olamayacağı tekno emeğin başat olduğu bir üretim tarzında kapitalizmin aynı zamanda kendisini var eden nesnel koşulları da yıkacağı gerçeğini göz ardı etmekte canlı emek sömürüsüne dayanan artı değer sömürüsü ile var olan bir üretim tarzının bu nesnel yasaların yokluğunda varlığını nasıl sürdüreceğini sorularına cevapsız bırakmaktadırlar...

"Makineler uzmanlaşmış emeğin isyanını bastırmak için kapitalistler tarafından işe koşulan silahlardır.'' (Karl Marx)

Emeğin otomizasyonu makinelerin üretimde yaygınlaşması canlı emeğin yeniden dominasyonu ve iş gücünün neo liberal piyasaya göre yeniden şekillenmesi ve en yüksek kar politikasının neo liberal bir güncellenmesi dışında yığınlara gerçekte umut vaat edecek bir gelişme olarak görülemez. İktisadi açıdan kapitalist üretimin doruk noktası olan tekeller arasındaki rekabet daha çok makineleşmeyi doğurmaktadır emeğin üretkenliği ve metaların daha ucuza mal edilmesi günümüzde kapitalist gelişmenin nesnel zorunlu bir yasası haline gelmiştir. 

Tekniğin üretimde yaygınlaşması temelde iş gücünün niteliksizleştirilmesi ve aynı zamanda daha çok yedek işçi ordusunun doğmasına neden olmuştur. Teknik gelişmenin üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan kapitalist sistemde gerçekte yığınlar için bir ilerleme değil bir gerileme olduğu açıktır.Tekniğin üretimde yaygınlaşması burjuva iktisatçıların iddia ettiği gibi ne çalışma zamanın kısalmasına nede yeni iş sahaları yaratarak işsizliğin azalmasına sebep olmuştur. Daha çok çalışma daha çok işsizlik daha çok kontrol daha az ücret daha az sosyal hak, daha çok rekabet işte tekniğin sonuçları budur.

 (KORAY AKER)

6 Aralık 2023 Çarşamba

Neo Liberalizm ve Sol Üzerine -Koray Aker

 




1- Sol artık bir düşkünler yurdudur

2- Batılı postmodern liberal üniversiteleri ve akademileri nasıl ki sapkın fikirler kulübüne dönüştüler ve bilim olmayan bilimi yücelterek diyalektik felsefeye savaş açtılarsa, nesnel açıdan toplumsal temellerini yitiren solun yerine de sol olmayan bir sol ikame edilerek tüm sol değerlerler liberal biçimde asimile edilerek solun tüm direnç alanları çürütüldü.

3- Marksçı üst anlatıların beslediği gelecek tahayyülüne dayanan Marksist sol yerini ereksel olmayan neo-Marksist sola bırakmıştır.Liberal piyasa ekonomisi tarafından kontrol edilen günümüz sol çizginin misyonu, piyasaya uygun sosyal insan tipi üretmek, metaların pazardaki dolaşımını ve arz talep döngüsünü destekleyen akışkan yaşam modelleri yaratmaktır.

4 -Kapitalist burjuva düzenin antagonisti olan proletaryanist özne terk edilerek yerine çeşitli kimlik kolajlarına dayanan non-spesif bir özne kurgusu ön plana çıkartılarak sınıf mücadelesinin tarihsel birikimleri ve deneyimleri burjuva düzenin sınırları içinde hapis edilen toplumsal muhalefet içerisinde eritildi.

5- Foucault'un deyimi ile modern iktidar sinsidir görünmezdir ve her yerdedir. Öyleyse tahakkümsüz bir dünya hümanizmine dayan her türden mücadele ve çaba otantik ve Ortodoks olarak damgalanmalıdır çünkü güçlü üst anlatılara dayanan her türden mücadele biçimi lanetli iktidarın reenkarnasyonudur. Elli yıldır "Kahrolsun Stalinizm, Yaşasın Demokrasi" sloganını boşuna atmıyorlar.

6- Çağımızda yeni fay hatları ortaya çıkmış, üretici güçler mücadelesinin yerini, cinsel kimlik, ekoloji vb nosyonlar almıştır. Kadın sorunu, lgbti, ekoloji vb yapılar, sınıf mücadelesinin önüne geçmiştir. Bu elbette post modern, bir yanılsamadır. Post modern dönemde, özgürlük bir belagattan başka bir şey değildir. Post modernizm. öznenin buharlaştığı iddiasını bağrında taşır, özne yapı çatışmasını ve filli bir sınıf savaşımını şiddetle reddeder, sınıf diyalektiğine karşı, metafizik bir posta bürünür ve sınıfları ortodoksi üretmekle suçlar. Böylece sınıflar mücadelesinin yerine, güdük, temelsiz, bir radikal çoğulculuğa sarılır. Sınıfların yerine, çeşitli kimlik kolajlarını koyar, negatif özgürlük, tam bu noktada, post modernlik nosyonun, sloganı haline dönüşür. "Sınıf savaşımına hayır, yaşasın bireyin, ya da bireylerin kurtuluşu"

7- Yüzyıl öncesinin nesnel koşulları ile bugünü yorumlamaya çalışan nostaljik bir sol keza bu solun trajedisidir. Çünkü bir anlamda sol artık siyaset üretmiyor. Bugün bir yandan varisi olduğu tarihsel mirası tüketen, öte yandan sürekli yenilgilerine ağıt yakan bu hali ile manik bir tablo sunan bir sol profil var. Sola hakim olan bu içkin dogmatizm ve buhran aşılamamaktadır. Oysa tarihin tekeri ileriye doğru sarıyor, doğa toplum ve üretim ilişkileri değişiyor, dönüşüyor, her şey diyalektiğe uygun işliyor, sol ise yerinde sayıyor

8-Solun içinde bulunduğu kriz basit bir entelektüel kriz değil ontolojik bir krizdir. Tarihsel günceliğini ve toplumsal temellerini yitiren burjuva mülkiyet ilişkileri karşındaki aşındırıcı rolünü kaybeden ve git gide marjinalleşen sol, yaşamın canlı diyalektiği uygun biçimde yeniden örgütlenmedikçe ve kendisini var eden toplumsal temellere dayanmadıkça burjuva kapitalist düzen karşısında bir iktidar hedefine yeniden ulaşamaz.

9- Neo liberal sistem geleneksel yeniden üretim sistemlerini tasfiye ederek üstyapı ilişkilerinde nitel bir dönüşüme gitmiştir.Eski konvansiyonel yaşam modelleri ve toplumsal ilişkiler çözülürken yerine neo liberal piyasa ekonomisine uygun post-materyalist değerler, akışkan roller ve tüketici ideallere dayanan yeni türden bir sosyal insan tipi üretmiştir.

10- Günümüzde neo liberal piyasa tarafından yaratılan sola düşen misyon ise neo liberalizm tarafından tamamen metalaştırılan ve piyasalaştırılan toplumsal yaşamın içinde nüfuz etmek, post tüketim rejiminin ve egemen imgelerin yaratığı yeni kitle kültürünü egemen ideallerle uzlaştırmak, gerçekçi toplumsal temellere dayanan her türden kurtuluş fikrini sabote etmek. Kitleler arasında suni çelişkilere dayanan yeni fay hatları yaratmak, kitleleri atomize etmek ve çeşitli fraksiyonlara bölmek.

11-Özetle günümüzdeki piyasa solunun misyonu kapitalist maddi yeniden üretimin devamını ve canlılığını sağlamaktır. Piyasa solu eklektik vizyonu ile geç kapitalizmin üst yapı ilişkilerini düzenleyen ve piyasaya uygun sosyal yaşam modelleri ve rolleri üreten toplumsal bir düzenleyicidir.

12- Potstmodern sol gerçekte geleneksel olana karşı değil, çünkü bir yanı ile kendisi de metafiziktir. Nesnel bilgiye, akla, diyalektik felseye düşmandır. Özü itibarı ile karşı olduğu şey normaldir. Çünkü onun görevi şeylerin muğlaklaştırlması ve içinin boşaltılmasıdır. Post yapısalcı yada yapı sökümcü ideolojilerin batılı akademileri istila etmesinin sebebi tam da işçi sınıfının kurtuluş öğretisi olan diyalektik materyalist felsefeye savaş açmaktır.


KORAY AKER

3 Aralık 2023 Pazar

Marksizm ve Ahlak Üzerine -Koray Aker





Ahlak insan toplumunu yükseltmek ve emeğin sömürüsünden kurtarmak için vardır."

LENİN




Marksizm’in ahlaksal ereği sol müneccimlerin öznel ve dolaylı ilişkilerden yola çıkarak ürettikleri soyut teorik formüllere ve dayanmaz. Marksizm’in ahlaksal ereği küçük burjuvaların ağızlarında pelense ettikleri sloganlara yada entelektüel lafızlara dayanmaz. Marksistler açısından ahlak sorunu bir belagat değildir vijdanizmin hiç değildirdir. 

 Marksistler açısından ahlak sorunu her şeyden önce ekonomi politik bir sorundur. Çünkü Marksizm ahlaksal ilişkilere mevcut toplumsal üretim tarzı ve bu üretim tarzına sahip sınıflardan bağımsız ele alamaz. Ekonimi- politik bir toplumsal üretim tarzı içinde insan faaliyetlerini ve bu insanların çevreleri ve üretim ile girdikleri ilişki biçimlerini inceleyerek Ahlaksal bir eleştiriye varabilir.

 

 Marx her çağda egemen olan düşünceler daime egemen sınıfın düşünceleridir. Engels her üretim tarzı aynı zamanda iktisadi yapı üzerinde yükselen hukuksal entelektüel ve toplumsal yapıları belirler ve düzenler. Lenin bizim ahlak anlayışımız proletaryanın çıkarları ile sıkı sıkıya bağlıdır.

 

Marksizm ahlaksal ereği her şeyden önce  ezen ezilen biçimde bölünmüş toplumsal düzenin ve özel mülkiyet rejiminin sınıfsal eleştirisine dayanarak yaratılabilir. Burjuva toplumsal düzende çalışma faaliyeti biriktirilmiş emeğin artırılmasının aracıdır.Bu mevcut burjuva toplumsal düzen içinde ortaya çıkan sınıfsal ulusal cinsel ve toplumsal çelişkilerin kaynağıdır. 


Marksizm ahlakı hazır bir taslak olarak üretmez. Marksizmin ahlaksal ereği Küçük burjuva idealistlerinin yada burjuva burjuva dogmatiklerin dini eleştiriler sonucu ulaştıkları katı materyalist çözümlere dayanmaz.

 

Marksistler pratik olarak nesnel bir dünya sistemi olan kapitalizmin  (özel mülkiyet rejimin) ve onun doğurduğu her türden toplumsal çelişkilerin zor yolu ile ilgasını savunurlar.Çünkü Marksizm sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumsal düzen ereğine sahiptir  Marksizmin ahlaksal sorunu tamda sınıfsız ve sömürüsüz bir toplumsal düzende somut toplumsal  ihtiyaçlar ve  bireyin beklentileri ile ilişkilidir. Marksizmin ahlaksal ereği burjuva ahlakın yerine proleteryanın ahlakının ikame edilmesine dayanmaktadır. Sınıflı topumun bağrından çıkan savaşlara yoksuluğa sömürüye eşitsizliklere karşı çıkmak ve bu çelikileri ortadan kaldırmak için savaşmak Marksizmin ahlak ereğinin temelini oluşturur.  


KORAY AKER

Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker

  Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...