26 Kasım 2019 Salı

Emperyalist Hegomonyanın Yeni Dili Postmodernizm-Koray Aker






Friedrich Nietzsche tanrının ölümünü ilan ederken, aslında öznenin ölümünü ilan etmiştir. İnsan öznesi erimiştir, öyleyse özgürlük istemi boş, temelsiz ve sofuca dır. Post modern dönemde, gerçekliğin yerini imajlar almıştır. Sınıflar yerini çok kültürlü, kimlik kolajlarına bırakmıştır. Çünkü sınıflar ortodoksi üretmektedir, tarihin sonu gelmiştir, sınıfta neymiş artık küreselleşme var, herkes özgürdür. Gerçekliğin sofuluğu karşısında, varoluşçuluk, hiççilik ne kadarda cazibeli duruyor.

Ne diyordu Lyotard, post modern durum için, post modern durum bir gevşeme, vazgeçme halidir diye. Diyalektik, nesnellik, bilim, hepsi inançtır ve kurgudur. Öyleyse tek bir ilke vardır, oda ilkesizliktir.Postmodernizm, bir tür entelektüel karanlık,hakikate dönük  bir haçlı seferidir.

"Postmodernlik klasik hakikat, akli, kimlik ve nesnellik nosyonlarından, evrensel ilerleme ya da Kurtuluş fikrinden, bilimsel açıklamanın, başvurulabileceği tekil çevreler büyük anlatılar ya da nihai zeminlerden, kuşku duyan bir düşünce tarzıdır.
Terry Eagleton-Postmodernizmin Yanılsamaları

20. Yüzyıl sonrası, Marksizmi her alanda, düşman ilan eden, felsefi, siyasi, entelektüel, iktisadi ve toplumsal, her alanda Marksizm’e savaş açan, onu Ortodoks, baskıcı, despotik bulan ve komünistlerin gaddarlıklarını ve zalimliklerini, büyük bir iştahla masaya yatıran, bu yeni akım, kendisine spesif bir tanım geliştirmese de post yapısalcı, post marksist, post modernist gibi çeşitli görünümler altında, yeni karşı devrimci, saldırıların mihengi olmuştur.

Bauman politikacıların ütopyaları öldürdüğünü ve geçmişin idealistlerinin ise (solu kastediyor ) çağa uyum sağlayarak pragmatikleştiklerini belirtir. Yirminci yüzyılın politik özneleri işçi sınıfı köylülük  ulusal kurtuluş hareketleri gibi sınıfsal antagonizmalara dayanan toplumsal ve nesnel hareketlerdi. Doksanlı yıllar sonrası iktisadi ve toplumsal yaşama tamamen nüfuz eden neo liberal kapitalizm bu hareketleri ilga ederken yerine piyasa uygun onun ile uyumlu toplumsal ideolojiler yarattı

Çağın politik özneleri artık göçebe akışkan ve sürekli yer değiştiren hiç bir erekselliği bulunmayan sistem ile pragmatik ilişki içinde onu besleyen ve üreten dinamiklere dayanmaktadır.Postmodernizm geleneksel ataerkil sanayinin yerini alan tekno-finasn kapitalizmin ve enformatik çağın egemen üstyapı ilişkididir



Post modern toplumda, üretici güçler mücadelesinin yerini, cinsel kimlik, ekoloji vb nosyonlar almıştır. Kadın sorunu, lgbti, ekoloji vb yapılar, sınıf mücadelesinin önüne geçmiştir. Bu elbette post modern, bir yanılsamadır. Post modern dönemde, özgürlük bir belagatan başka bir şey değildir. 

Post modernizm. öznenin buharlaştığı iddiasını, bağrında taşır, özne yapı çatışmasını ve filli bir sınıf savaşımını şiddetle red eder, sınıf diyalektiğine karşı, metafizik bir posta bürünür ve sınıfları ortodoksi üretmekle suçlar. Böylece sınıflar mücadelesinin yerine, güdük, temelsiz, bir radikal çoğulculuğa sarılır. Sınıfların yerine, çeşitli kimlik kolâjlarını koyar, negatif özgürlük, tam bu noktada, post modernlik nosyonun, sloganı haline dönüşür. Sınıf savaşımına hayır, yaşasın bireyin, yada bireylerin kurtuluşu.

" Özne dağınık, belirsiz,ve tözden yoksun bir öznelik yararına ortadan kaybolmuştur.Başka bir deyişle her şeyi kuşatan ve etten kemikten yoksun bomboş bir bilincin yansıtıldığı muazzam bir alana dönüştürülen özne vücudun yaydığı uçucu bir madde benzemektedir. Yani herşey nesnellikten yoksun öznellik ışınları yaymaktadıe

Neden Her Şey Hala Yok Olup Gitmedi?, Jean Baudrillard

Post modernizm emperyalizmin yüzyıllık çürüyen –pıhtılaşan katmerleşen gerici kültürüdür, deri değiştiren geç kapitalizmin üst yapı kurumu onun yeniden örgütlenen siyasal-politik-kültürel ideolojik biçimidir. Bireyi hakim sınıf çıkarlarına Pazar ihtiyaçlarına ve metaların piyasadaki dolaşımına uygun biçimde koşullandıran üretim ve tüketim süreçlerine göre yeniden üreten, post modernizm tikel anlamda anarşist görünse de, nesnel bağlamda gerici idealist ve karşı devrimcidir”


Diyalektik karşıtı tüm felsefi türlerinin temel çıkış noktası nesnellik hakikat akıl bilim diyalektik gibi kavramları inkar etmek sabit ve evrensel nosyonlara dayanan tüm üst anlatıları yapı söküme tabi tutmak muğlaklaştırmak ve ereksel başat öznenin yerine ereksel olmayan dağınık belirsiz ve sürekli yer değiştiren ereksel olmayan özneler ile ikame etmektir.

Bugün batılı akademilerin bu metafizik yapıların cennetine dönüşmesinin temel nedeni budur,Çünkü bilim olmayan bilimi yücelterek diyalektik düşünceye savaş açtılar ve proletaryan düşüncelerin filizlendiği her alana sızarak onun tüm direnç alanlarını çürüttüler bu yapıların temel amacı neo liberalizm tarafından tamamen metalaştırılan ve piyasalaştırılan toplumsal yaşamın içinde nüfuz etmek, post tüketim rejiminin ve egemen imgelerin yaratığı yeni kitle kültürünü egemen ideallerle uzlaştırmak, gerçekçi toplumsal temellere dayanan her türden kurtuluş fikrini sabote etmek. Kitleler arasında suni çelişkilere dayanan yeni fay hatları yaratmak, kitleleri atomize etmek ve çeşitli fraksiyonlara bölmek ve nihayetinde sınıf mücadelesini zaafa uğratmak ve geriletmektir.

Marksizm'e en büyük ihanet onun dayandığı epistemoloji-metodoloji ve bilimin terk edilerek içeriğinin boşaltılması ve bir kült inanç olarak yeniden canlandırılması ve teorileşmesidir. Tarihsel materyalizmden kopuş, ekonomi-politiğin piyasacılığa indirgenmesi ve sınıf antagonizmasına dayanan politik mücadelenin terk edilmesi ve dağınık belirsiz ve ereksellikten arındırılmış politik özneleri aracılığı ile Marksizm'in evcilleştirilmesi yada rafa kaldırılmasıdır. Post Marksizm başta olmak üzere bütün neo pragmatik akımların dayandığı belagat temelde ne üdüğü belirsiz bir radikal çoğulculuk (mültikültürelizm) ve kötürümleşmiş bir ilerlemecilik adına sınıf mücadelesine ihanet ve bilimsel sosyalizme salıdırı temeline dayanmaktadır.

Marksizm’den umudunu kesmiş. küçük burjuva aydınlarının, nesneliği, bilimi evrenselliği, red edip sınıfları inkar ettiği, onun yerine güdük, temelsiz, bir radikal çoğulculuğu ve militan bir hokkabazlığı koyduğu bir gelecek kurgusu ve iktidar perspektifi olmayan, belirli bir döneme hitap eden ve sürekli biçimde, çürüyen akımdır postmodernizm
"
Bugün, hemen her cephesiyle varoluşumuzu belirleyen –bazen sözcüğün tam anlamıyla belirleyen- kendi aralarındaki yıkıcı çatışmalarla birlikte ulusların kaderlerini büyük ölçüde tayin eden ve bizzat gündelik hayatımızın rengi olan iktidar karşısında kayıtsız ya da mahcubane sessizliğini koruyan maskaralaşmış bir kültürel sol ile karşı karşıya kaldık
Terry Eagleton-Postmodernizmin Yanılsamaları

Çağımızda idealizm, artık salt din eksenli, metafizik temel üzerinden, üretilmemektedir. Öznenin buharlaştırıldığı, sınıfların ortadan kalktığı, onun yerine çok kültürlü kimlik kolajlarının belirdiği, kürselleşme çağında. İdealizm,artık ,postmodern-post marksist,post feminist, varoluşçu-nihilist ve benzeri entelektüel atıklar üzerinden üretilmektedir

Koray Aker

6 Kasım 2019 Çarşamba

Burjuva Kent Kültürünün Eleştirisi-Koray Aker


























 


                         Tüm kentler, toprağın karşıtıdır.

                                John Zerzan


Bağımsız ev  ekonomisinin çözüldüğü, ev içi emeğin sanayileştiği, çocuk bakımı, temizlik, mutfak işleri yaşlı bakımı gibi, hantal ev içi emeğinin kamusallaştığı. Barınmanın, sağlığın, ulaşımın ve benzeri zorunlu temel ihtiyaçların ücretsiz hale dönüştüğü, uzun ve monoton çalışma saatlerinin ve ağır iş yükünün azaldığı, kafa ile kol kır ile kent arasındaki çelişkinin ortadan tamamen kalktığı, sermaye birikiminin geniş bir hacme ulaştığı, ekonomin kalbi olan mega kentlerdeki tüm çelişkilerin, ulaşım trafik nüfus yoğunluğu altyapı vb. sorunların ortadan kaldırıldığı, serbest zamanın artması ile birlikte insan faaliyetlerinin zenginleştiği, estetik ile mimarinin doğa ile insanın yeniden buluştuğu engelli ve azınlıklarında kapsamlı biçimde temsil edildiği modern tekno şehirler düşleyin.  

İlkel toplamlardan daha fazla üretim kapasitesine sahibiz ama hala milyonlarca aç ve yoksul var, bir kaç ayda devasa binalar dikecek teknolojilerimiz var ama hala toplumun çoğunluğu bir kirada yaşıyor ve milyonlarca evsiz var Tıbbı teknolojilerde devasa bir devrim yaptık ama nihacı olarak hastalığı ortadan kaldırmak yerine bağımlı hale geldik ve daha fazla hastalık türettik. Üretimde tekniği geliştiridik ama daha uzun saatler çalışıyor daha az kazanıyoruz ve daha fazla ölüyoruz artık daha hızlı iletişim teknolojilerine sahibiz ama insanlar arasındaki iletişimi tamamen yok ettik. Modern toplum teknolojiyi gerçek insan ihtiyaçlarına uyarlamadı küçük bir azınlığın elinde bulunan teknolojik sistemlere insanları uyarladı buna gelişme diyoruz 


Burjuva belediyeleri ideal rant ve ihale merkezleridir. Üretim güçlerinin merkezi haline gelen emek ile sermaye arasındaki çelişkilerin en üst seviyeye ulaştığı modern sanayi kentleri kitlelerin ihtiyaçlarına değil burjuvazinin ve onun gereksinimlerine uydurulmuş bir kent politikası ile yönetilir.

Kapitalist toplumlarda kentler asimetrik ve çarpık bir gelişme gösteriler. Zenginler yalıtılmış korunaklı ve insan doğasına ve ihtiyaçlarına uyarlanmış alanlarda yaşamlarını sürdürken. Yoksullar kötürümleşmiş işlevsiz inssan doğasıan ve sağlığına uygun olmayan alnalarda ağır iş yükü ve yoksul içinde yaşmaya mahkum edilmişlerdir



Sosyalistler deprem ve genel afet ile ilgili güncel tartışmalara, burjuva ideologların ve bilim çevrelerin sınırlı vizyonları ve bir teolojiye dönüşen öznel yaklaşımlarından, bağımsız olarak burjuva kent kültürünün kapsamlı ve sınıfsal bir eleştirisi yaparak katılmalıdırlar Doğanın tahakküm altına alındığı ve sınırsız biçimde metalaştırıldığı, kötürümleşmiş burjuva kent kültürü içine hapis edilmiş, ağır iş yükü ve yoksulluk içinde yaşayan milyonlarca proleter yığının geleceğini belirleyecek sosyalist toplumda, sosyalist kent kültürü ve yaşam alanları ilgili yeni perspektifler ortaya koymalıdırlar.




1 –BARINMA VE KONUT SORUNU

Barınma, eğitim, ulaşım sağlık gibi temel zorunlu ihtiyaçların ücretsiz karşılanması, Marksist ereğin en temel hedeflerinden biridir.  Barınma sorunu yalnızca iktisadi açıdan geri kalmış sosyo-ekonomik yapısı düşük ülkelerde değil, gelişmiş modern burjuva toplumlarda bile ,ciddi bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Modern kapitalist toplumlarda, milyonlarca insan, belirli bir bedel karşılığı bir konut hakkına sahip olurken, öte yandan yüz binlere varan yığınlar sokaklarda evsiz ve geleceksiz biçimde, kaderine terk edilmiş durumdadır.

Türkiye’de tuik araştırma verilerine göre, altı milyon hane halkı, oturduğu evi belirli bir bedel karşılığında kiralamıştır, Bu rakam burjuvazi tarafından saptırılmış bir rakamdır. Büyük sanayi kentlerine yığılmış nüfusun önemli bir kesimi kiracıdır ve konut sorunu yaşamaktadır. Burjuvazi bu yığınların, kırsal kesimde sahip oluğu mevsimlik yada hiç kullanılmayan konutlarını, istatistiğe yansıtmaktadır.

 Milyonlarca yoksul proleter, uzun ve zorlu çalışma saatleri ile elde ettiği, düşük ücretin önemli bir kesimini ev sahibine hibe etmektedir. Üstelik insan sağlığına hiçte uygun olmayan bu konutlarda, sürekli kovulma endişe ve kaygısı ile yaşamaktadır. On binlerce insan ise sokaklarda, geleceksiz yarın sız bir biçimde yaşamını sürdürmektedir.

Burjuva kent kültürü en temel ihtiyaç olan, barınma sorunun metalaştırıldığı. İnsan sağlığına ve şehir yapılanmasına uygun olmayan, çarpık plansız ve afet riski taşıyan, Doğa ile insanın tamamen ayrıştığı, anti pastoral mimariden ve estetikten yoksun, mezbahalardan oluşmaktadır. 

Sosyalist toplumda barınma sadece ücretsiz olmakla kalmayacaktır. Teknoloji ile doğanın birleştiği, doğa ile insanın yeniden kucaklaştığı,  mimari ile estetiğin yeniden buluştuğu, insan sağlığına ve doğaya uyumlu konutlar ve modern şehirler inşa edilecektir.


“İster devrim kavgası sırasında olsun, ister barışçıl dönemde olsun, işçilerin ilk gereksinimleri hep başlarını sokacakları bir dam altı, yani konut olacaktır. Gelgeldim, ne kadar kötü, sağlıksız da olsa barındıkları bu yerden onları her an kovabilecek bir ev sahibiyle karşı karşıyadır işçiler. Evet, devrim sırasında ev sahibi ne adalet mekanizmasını, ne de işçinin kap kaçağını sokağa atacak polisi bulabilecektir yanında


Ekmeğin Fethi, Pyotr Kropotkin




2- ÖZEL EV EKONOMİSİNİN SANAYİLEŞMESİ

Kamusal ev emeğin çözülmesi ile birlikte ,ataerkil aile içinde kadın bir baş hizmetçiye dönüştürülmüştür. Özel mülkiyet  öncesi, toplumun genel bir sorunu olan ev ekonomisi, sınıflı toplumsal düzenin doğuşu ile birlikte , önemini yitirmiştir.  Böylece  çocuk bakımı, mutfak işleri, yemek temizlik , yaşlı bakımı vb. işler bir baş hizmetçi olarak kadını sırtına yüklenmiştir.

Patriarkal bir üstyapı kurumu olarak  ailenin doğuşu ile birlikte, toplumsal üretimden soyutlanan ve tekil ev ekonomisi içinde ,bir baş hizmetçiye dönüşen kadının, kurtuluşu onun yeniden toplumsal üretime katılması ve bağımsız ev ekonomisinin çözülmesi ile mümkün olacaktır.

Sovyet deneyimi ile tüm yurda yayılan, ücretsiz kreşler, ortak mutfaklar, ve çamaşırhaneler dönemin sınırlı ve kıt  imkanlarına rağmen, kamusal ev ekonomisinin inşasında, önemli  bir rol oynamıştır. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, her bir lüks olmaktan çıkan çamaşır makineleri ,bulaşık makineleri ev içi robotik teknolojiler, bağımsız ev ekonomisin rolünü önemli ölçüde azaltmıştır.
.
Günümüzde çocuk eğitimi modern eğitim kurumlarına devir edilirken, çocuk bakımı henüz çözülmesi gereken önemi bir sorundur. Burjuva kadınları, çocuk bakımını ev işçilerine ve kreşlere devir etmiştir. Gelecekte burjuva kadınlarının sahip oldğu bu imtiyaz, ücretsiz kreşler ve ev işçileri sayesinde tüm kadınların sahip oldğu, bir ayrıcalık haline dönüşecektir. Teknoloji alanındaki inovatif gelişmeler sayesinde,  ev içi emeği büyük ölçüde, otomizasyona uğrayacak ve ilga olacaktır. Ancak kamusal emeğin geniş ölçekte yeniden inşası Kapitalist sonrasi bir gelecek tahayyülüne dayanmaktadır.


3-SOSYAL YAŞAM

Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, gelip geçen bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları. Gorkinin bu müthiş tespitleri kendi emeğine ve doğaya yabancılaşmış ücretli köleni toplumun özetidir.

Rutin ve monoton iş yaşamından uzun çalışma saatlerinden, yoksulluktan, açlıktan ve sefaletten dolayı, en doğal insanı faaliyetlerine yabancılaşmış bir toplum. Teknoloji tarafından yalıtılmış, yaşamı maddi ilişkiler yerine, tüketim nesneleri ile çevrilmiş, doğadan tamamen arındırılmış, bir dünyada tüm zamanını atölyelerinde tüketen bir köle toplumu. Günümüzde burjuva toplumun nesnel yapısı budur. Serbest zamandan ve yaşamın zenginliklerinden faydalanmak yalnızca ayrıcalıklı sınıfların imtiyazıdır.

“Modern atölyeler, işçi kitlelerinin kapatıldığı, yalnızca erkeklerin değil, kadınların ve çocukların da on iki ila on dört saat boyunca zorunlu çalışmaya mahkum edildiği ideal ıslah evleri oldular. 

Tembellik Hakkı, Paul Lafargue



Neollotik öncesi toplumlarda çalışma faaliyeti, insan hayatının sınırlı bir alanını işgal ederken, toplumsal yaşamdan palyatif bir rol oynuyordu. Tarım devrimi sonrası ortaya çıkan tarım toplumlar için çalışma ve iş bölümü bütün bir zamanı kapsayan can sıkıcı rutin bir geleneğe dönüşmüştür. Antropolojinin tarım ve avcı toplayıcı topluluklar üzerinde yaptığı araştırmalar, bu gerçeği ortaya koymaktadır. Çiftçi olmayan topluluklar çalışma faaliyetlerine daha az zaman ayırarak daha fazla maddi bolluk elde etmektedir. Çalışmalar toplayıcı toplulukların, yüzlerce farklı bitki ve kökten meydana gelen zengin bir beslenme kültürüne aynı zamanda çalışmadan özgürleşmiş geniş bir zamana sahip olduklarını göstermektedir.

İlkel denilen insanlar günün bir kaç saati çalışıyor yeteri  kadar boş zamana sahipler hepsinin kendisine ait bir evi var ve kimselere borçlu değildirler. Modern denilen insan ise günde on saat çalışıyor geri kalanını trafikte harcıyor kazandığı parayı kira ve faturalara harcıyor   başını sokacağı bir evi yok çoğu borçlu ve mutsuz


“Toprağın, barınmanın ve yiyeceklerin bedava olduğu, liderlerin, patronların, politikanın, örgütlü suçun, vergilerin ve kanunların olmadığı bir yaşam tarzı düşleyin. Buna, zengin ve yoksul insanların olmadığı, mutluluğun maddi varlıkların birikimi anlamına gelmediği, her şeyin paylaşıldığı bir toplumun üyesi olmanın yararlarını ekleyin." Mbutiler ne herhangi bir hayvanı evcilleştirmiş ne de ekin ekmişlerdir.

Jhon Zerzan-Gelecekteki ilkel


Burjuva toplumda çalışma faaliyeti, biriktirilmiş emeği artırmanın, burjuva mülkiyet sahiplerini zenginleştirmenin bir aracı iken, sosyalist toplumlarda çalışma faaliyeti, insan hayatını geliştirmenin, zenginleştirmenin bir aracı haline gelecektir.  Bir meta olarak ücretli emeğin ortadan kalkması ile birlikte, sakatlayıcı ve uzun çalışma faaliyeti yerini, insanın kendi faaliyetlerine zaman ayırdığı, kısa çalışma saatlerine bırakacaktır. Çalışma faaliyeti bir hobi haline dönüşecek, insanlar sevdikleri ve üretken oldukları işlerde çalışabileceklerdir.


Toplamsal iş bölümünün ortadan tamamen kaldırıldığı çalışma faaliyetinin ilga olduğu ütopik bir gelecek tahayyülü teknik alanındaki gelişmeler sayesinde uzak olmayan bir gelecekte gerçeğe dönüşebilir. Endüstri alanındaki devrimci gelişmeler sayesinde, günün birinde canlı emeğe ihtiyaç duyulmayan, nesnelerin internetine dayalı bir yeniden üretim organizasyonu kurulabilir. Böyle tamamen serbestleşen zaman, daha insanı faaliyetlere için harcanabilir.

Zamanın şerbetleşmesi ile birlikte insanlar sanat edebiyat sinema tiyatro kütüphane müzik eğitim spor doğa seyahat vb.faliyetlere daha fazla zaman ayırabilecekler. Sadece bu faaliyetler değil insanlar arasındaki ilişkilerde daha fazla zenginleşecek tüm sınırların ve çitlerin ortadan kalkması ile birlikte, farklı kültür ve gelenek kaynaşacak ve uzak ülke ve şehirlere yapılan ziyaretler olağan bir hal halini alacaktır.



4-EĞİTİM 

Bugün yoksul proleter aileleri, ekonomik etkenler yüzünden çocuklarının, barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel zorunlu ihtiyaçlarını, karşılama gücünden yoksundur. Yüz binlerce çocuk, ailenin ekonomisine katkı sağlamak için, iş gücüne çekilmektedir. Parçalanmış binlerce proleter ailesinin çocukları, yurtlarda, sokaklarda, geleceksiz ve yarınsız bir biçimde yaşamaktadır. Proleter ailesi içinde, anne babalar, uzun çalışma saatleri, ekonomik etkenler vb. nedenlerden dolayı, çocukların duygusal, psikolojik ve manevi gelişimine katkı sunamamaktadırlar.

Okul der  Ivan Illich modern proletaryanın, dünya dini haline gelmiş ve teknolojik çağın fakir insanları için faydasız kurtuluş vaatlerinde bulunmaktadır. Burjuva okulu burjuva mülkiyet düzenine uygun uysal köleler yetiştiren, emek gücünü yeniden üreten bir alan olmakla kalmaz. Aynı zamanda kitlelere burjuva moralin ve alışkanlıkların aşılandığı sınıf bilincinin köreltildiği, dayanışmanın ve kolektif düşüncenin yerine, rekabetin ve bireyciliğin aşılandığı, burjuva mülkiyet düzenini kutsayan,r burjuva mülkiyete uygun ittatkar stereotipin üretildiği ıslah alanlarıdır.

“halk okulunun görevi iliklerine kadar burjuva moralini aşılamak, onların sınıf bilincini köreltmek ve rahatlıkla yönetilebilecek, itaatkar sürü haline gelecek şekilde yetiştirmektir. ( Lenin-halk eğitimi)

 Bugün burjuva toplumunda eğitimin bu sübjektif niteliklerinin yanı sıra, pek çok asimetrik ilişkilerinde yığıldığı bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Neo liberal sistem tarafından metalaştırılan ve niteliksizleştiren eğitim sistemi, burjuva egemen ideolojilerinin, gündelik politikasının gerici payandası haline dönüşmüştür.

Zengin ve ayrıcalıklı sınıfa mensup çocuklar donanımlı ve gelişmiş eğitim kurumlarında, istedikleri eğitimi alıp kariyer planları yaparken. Yoksul proleter çocukları, kıt ve sınırlı imkânlar katıldıkları bu rekabetten, başarısız mutsuz olarak çıkmaktadırlar. Yarışa rekabete sürüklenmiş, demoralize olmuş,  gelecek beklentisi kalmamış milyonlarca umutsuz çocuk, burjuva eğitimin bu sakatlayıcı ve yararsız niteliği doğası yüzünden zarar görmektedir.

Komünist toplumda sadece çocuğun bakımı değil, eğitimide toplumun bir sorunu haline dönüşerek kolektifleştirilecektir. Sosyalist toplumda eğitim özel mülkiyet ilişkilerinin bir uzantısı olmaktan çıkıp, geniş emekçi yığınları sarmalayan, tüm emekçilerin çıkarları için yeninde organize edilecek, sınıf bilincine ve yüksek bir kültüre sahip, eşit temellerde eğitim gören ve her öğrencinin yetenekleri özgürce ortaya koyduğu bir bilim halini alacaktır. 

Son tahlilde Sosyalist toplum önceden tasarlanmış düşünülmüş hazır bir  topum değil kapitalizmin yıkıntıları içinden doğacak o dönemin toplumsal çelişkileri ve ihtiyacları içinde şekillenecek bir toplum olacaktır. Ama bugün egemen olan burjuva mülkiyet ilişkileri ve bu üretim tarzının doğurduğu sınıfsal ulusal cinsel vb. çelişkilerin eleştirisini yaparak geleceğin toplumun bir taslağına ulaşabiliriz.. 

KORAY AKER

Osmanlının Yıkılışı Üzerine-Koray Aker

  Muhafazakar (neo-osmanlıcı) çevreler Osmanlının Kemalizm tarafından yıkıldığına inanıyorlar. Lenin devlet ve devrim eserinde şeyler ilga o...